Özgürleşmek

Özgürleşmek, her şey olmak yada hiçbir şey olmanın arasındaki ince çizgidir belki de. “Seni özgür yapan yada esir alan şey, özünde açığa çıkarılmayı bekleyen hayallerin ve düşüncelerindir.” Hayallerin seni sonsuz denizlere, aşılmaz dağlara ve uçsuz bucaksız ovalara ulaştıracaktır. Hayallerine ve düşüncelerine hükmetmek ve onları yönetmek, imkânsıza açılan ve seni özgürleştiren bir kapıdır. 

Seni özgür yapan yada esir alan şey, özünde açığa çıkarılmayı bekleyen hayallerin ve düşüncelerindir. Hayallerin seni sonsuz denizlere, aşılmaz dağlara ve uçsuz bucaksız ovalara ulaştıracaktır. Hayallerine ve düşüncelerine hükmetmek ve onları yönetmek, imkânsıza açılan ve seni özgürleştiren bir kapıdır. 

Düşüncelerinde ve hayallerinde özgür olmayan toplumlar, kendisine empoze edilen düşünceleri, kendi düşüncesiymiş gibi algılar ve hayatın kontrolünün kendi elinde olduğunu düşünürler. Oysa ki; etrafına örülmüş ve sıkı sıkıya çevrelenmiş bir ağ içerisinde yaşadığının ve kontrolünün başkalarının elinde olduğundan bi haberdirler.

Şunun iyi bilinmesi gerekir ki “Güç, Sen ve Senin Hayallerin’dir.” 

Yıllardır bizlere sunulmuş olan teknolojiyi, teknolojimiz gibi kullanarak başkalarının hayallerinin gerçekleşmesinde istemeden de olsa küçük roller aldık. Artık kendi hayallerimizin peşinde koşma, kendi sermayemize sahip çıkma ve çocuklarımıza güzel yarınlar bırakma vakti gelmiştir. Yıllardır hayallerini kurduğumuz ve kurguladığımız “Milli Teknoloji Hamlesi” ile “Güç Benim” deme ve “rol alan” değil “rol dağıtan” bir konuma geçme vaktidir. 

Özgür olmak; kendi teknolojini kendi insan kaynağınla, bilgi birikimin ve hayallerinle üretime çevirmendir. Bağımsız olabilmen için, teknoloji piyasasında oyun kuran ve rol dağıtan pozisyona geçmen gerekmektedir. Düşüncelerimizi, hayallerimizi gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğumuz her şey mühendislerimizce geliştirilmiştir. PARDUS, Açık kaynak ürünler, yerli ürünler, disk üniteleri, sanallaştırma gibi hayallerimizin vagonlarına yükleyeceğimiz teknolojiler vardır.

Artık, hayata bakış, duruş ve bir vizyona dönüşmek için dilin yüreğe serzenişidir “Milli Teknoloji Hamlesi”. Düşünceden, arayıştan öte yukarıda sunulan teknolojileri nasıl kullanırız, kurumsal bilişim altyapımıza nasıl konumlandırabiliriz diye bir duyguya, bir heyecana dönüştürmemiz sonra da  bu duyguyu davranışa yani uygulamaya geçirmemiz gerekmektedir. 

Şanlı tarihimiz; Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan’ı, İbni-Sina’yı, El Cezer-i’yi, Mimar Sinan’ı, Hazerfen Ahmet Çelebi’yi Fatih Sultan Mehmet Hanı, Seyit Onbaşıyı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün imkansızlıklar içerisinde ortaya koyduğu ve yüzyıllar boyunca tarihe yön veren buluşlar ile anılmadı mı? Yokluk, sefalet, zorluk adına ne derseniz yaşadıkları sıkıntılar, bugün yaşadıklarımızdan daha mı azdı? Ama onlar yapılması gerekenlerden geri durmadılar. Düşündüler ve hayal ettiler, bu düşüncelerini önce duyguya, heyecana sonra da davranışa yani uygulamaya geçirdiler. 

Milli teknoloji hamlesine yönelik, “Düşünce”den, “Duygu”dan ve “Davranış”tan yoksun ne konuşmalarımız, ne söylemlerimiz, ne …cek’li ..cak’lı cümlelerimiz, ne de iyi niyetlerimiz  Milli Teknoloji Hamlemizi gerçekleştirecektir. Tek gerçek var, o da sistemlerimizde yerli ve açık kaynak ürünleri ne kadar “Kullandığımız, Kullandığımız, Kullandığımız”dır.

Düşünmek ve hayal etmek, bir işin, bir planın temel basamağıdır. Milli Teknoloji Hamlesini düşünüyorsak, hayal ediyorsak bu hamle var olacak demektir. 

Düşünce ve hayal dünyamızın kapısına bir mızrak gibi saplanan paslı kilitli prangadan;   düşünceden hayale, Duygudan heyecana ve Davranıştan harekete geçen stratejik bir yolculuk olan “Milli teknoloji Hamlesi” ile kurtularak ÖZGÜRLEŞMEK adına milli ve yerli değerlerimize sonuna kadar sahip çıkmalıyız.